“GOKO!” ile RÖPORTAJ! “Kendi şarkılarımı kendim dinleyemezsem yaptığım işin bir anlamı yok.”

2020’de daha çok beat’leri ile gündeme gelen ve 2021 yılında da EVA & MIA isimli şarkısıyla harika bir çıkış gerçekleştiren “GOKO!“, son dönemde işlerini ve kariyer yönetimini en beğendiğimiz sanatçılar arasında.

Yıl bitmeden onunla bir röportaj gerçekleştirmeyi çok istiyorduk. İngiltere’den ne şekilde beslendiği, Lia Shine ile arasındaki uyum, Motive & Critical ile şarkı yapmak, üzerinde çalıştığı debut albümü ve çok daha fazlasını röportajımızda bulabileceksiniz.

Rapertuar: Öncelikle hayatından memnun musun?

GOKO!: Hayatımdan gayet memnunum. Yapmak istediğim işi istediğim insanlarla yapıyorum, kendime geçen yıllardan daha fazla yoğunlaştım ve hem mental hem fiziksel olarak geliştiğimi görmek beni mutlu ediyor. O yüzden keyfim çoğu zaman yerinde.

“GOKO!” kimdir? “GOKO!” müzisyen kimliğinin dışında kimdir, neler yapar?

Ben gerçek hayatta sürekli merak eden, bi’ şeyler öğrenmeye aç ve çok düşünen biriyim. Son 1.5 yıldır düzensizliğimi kabul edip düzenim haline getirdim ve bu bana gün içerisinde müzik yapmadığım zamanlarda ne kadar yoğun olsam bile sporu sıkıştırabilmeyi öğretti. 18 yaşıma kadar basketbol oynadım ve hayatımda hep spor ve disiplin vardı aslında. Sadece son yıllarda işime odaklandığım için spordan kaytardım ve şimdi en azından salonda biraz bile ter atıp yorulmak iyi geliyor ve fiziksel sağlığıma önem vermek iyi hissettiriyor. Bunların dışında gün içerisinde bana iyi gelen insanlarla muhabbet etmeyi seviyorum, enerjime çok önem veren bir insanım.

“O LA LA’nın beat’ini aslında Anıl Piyancı’ya beat paketi hazırlarken yapmıştım.”

2019 ve 2020’yi Unique Fabric’ten çıkan işlerin prodüktörlüğüyle geçirdikten sonra 2021 yılında EVA & MIA ile beraber mikrofonun başına da geçtin. Şarkı söylemek eskiden beri kafanda mıydı yoksa sonradan mı aklına yattı?

Küçükten beri sanatçı olmak hep içimde vardı ve beste yapıyordum sadece zamanı olduğunu hissettiğim zaman yayınlamak istedim. Hala daha full time bir kreatifim, gerek sanatçı gerek prodüktör, besteci ya da ses mühendisi olsun. O yüzden geçen yıllardan tek farkı şarkılarda vokal ve sözlerimin de olması.

“Motive & GOKO! & Critical” © Oğuzhan Üstün

Güncel devam edelim. Kısa süre önce Motive ve Critical’la beraber “O LA LA!” Isimli şarkınızı yayınladınız. Bu üçlünün bir araya gelişini ve şarkının hikayesini anlatabilir misin kısaca?

Moti ve Celo’yla yaklaşık 1.5 senedir tanışıyoruz ve ikisi de beraber iş yapmaktan çok keyif aldığım arkadaşlarım. O LA LA’nın beat’ini aslında Anıl Piyancı’ya beat paketi hazırlarken yapmıştım ve aklımda beat’e okumak yoktu ama sonrasında yaptığım günün akşamı nakarat yazıp okumak istedim ve bitirdikten sonra aklıma direkt onlar geldi. Onlara pasladım, baya yükseldiler şarkıya ve baya kısa bir sürede bitti. Şarkı zaten 2020 Aralık’tan beridir var, yayınlamak şimdi nasip oldu.

“Şarkı yayınlandıktan sonra pişman olmamak için baştan dürüstçe aranjeye ve mix’e dahil olmak istediğimi söylediğimde genelde kimse kırmıyor.”

“O LA LA!” yayınlandıktan 1 hafta sonra da Lia Shine’ın Bir Şeytan Masalı albümünde aynı isimli şarkıya konuk oldun. Daha önce de senin ÇALIKUŞU isimli şarkın için bir araya gelmiştiniz. Onunla aranızdaki uyumdan bahsedebilir misin?

Lia Shine çıktığından beri benim beğenerek dinlediğim isimlerden ve müzikal anlamda yaptığı tarz çok hoşuma gidiyor. Genelde Lia’yla yaptığım projelerde uyum sıkıntısı hiç yaşamadım. Ego olmadan rahatça paslaşıp fikir alabildiğim biri ve aynı yerlerde yaşamasak bile bence benzer yaşanmışlıkların yol açtığı güzel bir kimyamız var, bu yüzden rahatça anlaşabildiğim bir dostum.

“Birleşik Krallık gibi çok büyük bir yerde çok büyük projelerde olmak benim için büyük gurur.”

Bugüne kadar içinde yer aldığın birçok işin prodüktörlüğünü de yine sen üstlendin. Bunun nedeni kendin yaptığın beat üstünde daha çok rahat etmen mi?

Aslında çalıştığım insanların anlayışından kaynaklı bu daha çok. Genelde hissedebildiğim altyapılara girerim. Her şarkıya prodüktör ve mix&master gözüyle de baktığım için bazı şeyler içimize sinene kadar ortak vizyonu gerçekleştirebilmek için şarkının final versiyonuna dek herkesle üzerinde dururum. Seçici olmak da bir faktör, sonrasında şarkı yayınlandıktan sonra pişman olmamak için baştan dürüstçe aranjeye ve mix’e dahil olmak istediğimi söylediğimde genelde kimse kırmıyor çünkü günün sonunda herkesin istediği kaliteli müzik yapıp sanatımızı iyi bir şekilde ifade edebilmek.

Önceki soruyla bağlantılı olarak; hem prodüktör hem de sanatçı olmanın artıları ve eksileri ne sence?

Hem sanatçı hem prodüktör olmanın tek eksisi müziği eskisi gibi dinleyip yorumlayamamak bence. Günün büyük bir bölümünde müzikle uğraştığım ve sürekli de altyapılarla ilgilendiğim için normal dinlediğim şarkılarda detaylara çok takılıp bu yüzden arkama yaslanıp eskisi gibi hiçbir şeyi kafama takmadan bir şarkıya odaklanıp dinleyemiyorum. Sürekli aklımdaki kritik eleştirilerle boğuştuğum için kısa süre sonra dinlemek zorlaşıyor, o yüzden biraz lanetlenmek gibi bir şey de bence aslında. Bundan sonra bu şekilde olması ve müziği eskisi gibi dinleyememek bana çok koyuyor bazen ama müziğe olan tutkumu kaybetmemem bana her zaman teselli oluyor. Yaptığın işi sevmek bence böyle bir şey, sürekliliğini sağlamak için çoğu zaman kendinle savaş veriyorsun.

İngiltere’deki hayatından konuşalım istiyoruz biraz da. Oraya gitmek kariyerine ve bakış açına neler kattı?

İngiltere, vizyonumu çok genişleten bir faktör. Doğup büyüdüğüm yer olan Kıbrıs ile hiçbir alakası olmamasına rağmen ilk gittiğimden beridir adapte olmakta zorlanmadığım ve her şeyiyle bana ilham veren inanılmaz kültür zenginliği olan bir lokasyon. Sadece hava bakımından bazen modunu düşürebiliyor ama onun dışında bir otobüse binip tüm gün sadece çift katlı otobüsten dışarıyı seyrederek şarkı dinlerken sana hissettiremeyeceği duygu yok. Kendimi çok özgür hissedip istediğim anda istediğim şeyi yapabilmek bana çok büyük bir rahatlık veriyor. Etrafındaki farklı kültürlerden olan insanların farklı hikayelerini dinleyerek bunlardan besleniyorsun ve her türlü bir şekilde sana katkısı oluyor. Prodüktör kariyerim bakımından da 0’dan başlayıp kimseyi tanımazken, plan yapıp, sürekli çalışıp ve araştırıp bazı önemli A&R, menajer ve sanatçılarla tanışıp çok önemli bağlantılar kurdum, şimdi bu insanlarla sürekli yeni projeler için paslaşıyoruz. Ayrıca içerisinde yer aldığım bazı albümler bu sene bana Certified Gold & Silver ödüllerini/ünvanlarını sahiplendirdi ve UK Chart‘larında tüm türlerde ilk 5’e (#2) ve UK R&B, Hiphop Chart‘larında #1’a çıkarttı. Bu ödüller benim başından beridir hayalini kurduğum ödüller ve umarım yakında Certified Platinum da olacaktır. O yüzden kesinlikle Birleşik Krallık gibi çok büyük bir yerde çok büyük projelerde olmak benim için büyük gurur.

Bir süredir debut albümün üzerinde çalıştığını biliyoruz. Nasıl bir proje bekliyor insanları?

Biraz olsun dinleyen insanları besleyebilecek bir proje olmasını amaçlıyorum. Her şeyimi tek şarkıda ya da albümde anlattığım bir proje olmaz ama farklı bir renk katıp farklı, taze sonikler duyurabileceğim ve kaliteli sanatçıların da bulunduğu güzel bir vizyon olması için uğraşıyorum. Biraz daha şarkıları single ağırlıklı sunmayı düşünüyorum şimdilik. Gecikmesinin sebebi albümdeki prodüksiyon, mix gibi işlerin hepsini kendim üstlenmem. İlk önce kendi içime sinmesi lazım. Kendi şarkılarımı kendim dinleyemezsem yaptığım işin bir anlamı yok. Ayrıca şimdiye kadar aldığım destek ve yorumlardan çok memnunum.

“Kendi albümüm için şimdiye kadar beraber düet işlerimin çıktığı çoğu sanatçı albümümde olacak diyebilirim.”

Henüz birlikte çalışmadığın ve çalışmak istediğin sanatçılar var mı, varsa kimler?

Aslında bu sene içerisinde yerli/yabancı çoğu çalışmak istediğim kişiyle çalışma imkanım oldu. Yıllardır aşırı saygı duyup küçükten beridir büyük fanı olduğum insanlarla da vakit geçirme şansı buldum ve çok yakın zamanlarda onlarla projelerimi duyuracağım. Sadece yabancı prodüktörlerden aklıma gelen isimler: Virtual Riot, Mura Masa, Noah Shebib, Metro Boomin, Jae5, Skrillex, Cashmere Cat, Tim Henson, KennyBeats, Ian Kirkpatrick gibi isimler.

Prodüktör veya sanatçı olarak idollerin var mı?

Çok fazla isim var, fakat bilgisayarda müzik yapmaya ilk olarak EDM yaparak başladım ve o dönemler bana Avicii, Martin Garrix gibi isimler çok fazla hitap ediyordu o yüzden yukarıda saydıklarım isimlere onları işlerini örnek aldığım insanlar olarak ekleyebilirim. Sanatçı olarak da idol olarak aldığım insanlar kesinlikle var, bunlara büyük bir örnek XXXTentacion olurdu. Benim için yeri çok ayrı bir sanatçı ve hikaye.

Kısa ve uzun vadede ne gibi hedeflerin var?

Kısa vadede şu an yine başka bir ülkeye yerleşip kendime uzun sürecek bir düzen kurmak var, uzun vadede ise hedeflerim sevdiğim işi yapmaya devam ederek daha iyi işlere, daha fazla finansal özgürlük ve huzura sahip olup yanıma sevdiklerimi de alabilmek. Ayrıca önümüzdeki yıllarda farklı dallarda mantıklı yatırımlar yaparak bazı şeylerin temelini de oluşturmak istiyorum.

Bu sıralar en çok dinlediğin 3 şarkı veya albümü öğrenebilir miyiz?

Bu sıralar en fazla dinlediğim şarkılar Meekz – More Money, Nippa – I Know, Duskus – Holding You. En fazla dinlediğim albümler Summer Walker’ın son albümü “Still Over It”, 5EB’in yeni albümü “FENDI5IVE” ve The Weeknd’in “Trilogy” albümü.

Son olarak, yeni projelerle alakalı daha önce hiçbir yerde bahsetmediğin, bu röportaja özel bir bilgi verme şansın var mı?

Kendi albümüm için şimdiye kadar beraber düet işlerimin çıktığı çoğu sanatçı albümümde olacak diyebilirim. Onun dışında 2022’de umarım UK’de çok sürpriz sanatçılara prodüktörlük yaptığım projeleri dinleyeceksiniz. Bunun dışında yakında prodüktörlüğünü üstlendiğim mükemmel bir sürpriz proje var.

 

GOKO!’nun notu: Röportaj için Rapertuar ekibine; sanatımı dinleyip, beğenip paylaşan ve destek olan herkese çok teşekkür ederim. 

Total
0
Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki İçerik

KENDİ PLAK ŞİRKETİ OLAN RAPÇİLER (TÜRKİYE)

Sonraki İçerik

Roddy Ricch'in yeni albümü Live Life Fast'ten neler bekliyoruz?

İlgili İçerikler